Obezite, yaşadığımız çağın en büyük sağlık problemlerinden biri olarak bilinmektedir. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) verileri, 2016 yılında obezite hastalığına sahip ya da risk grubunda olan nüfusun dünya nüfusunun yarısını oluşturduğunu göstermektedir. Diğer yandan, obeziteye bağlı ölümler tüm bulaşıcı hastalıkların hatta açlığın yol açtığı ölümlerden çok daha fazladır. Türkiye’nin de bu durumdan münezzeh olduğunu söylemek mümkün olmayacaktır. Yanlış beslenme ve yaşam alışkanlıklarına bağlı olarak, obezite Türkiye’de de ciddi bir artış göstermiş durumdadır.

Tehlikeli ve ölümcül bir rahatsızlık olan obezite, tedavisi mümkün olmayan bir hastalık değildir. Ancak tedavi sürecinin sabırla ve hassasiyetle yürütülmesi son derece önemlidir. Obezite tedavisi, diyet, egzersiz, ilaç kullanımı ve gerekli yerlerde cerrahi müdahale içerir. Tedaviye ne kadar erken başlanırsa, aşırı kilo alımına bağlı etkenlerin kontrol altına alınması da o kadar kolay olacaktır.

Tedavinin Amacı ve Prensipleri

Kilo fazlalığının sebebi, vücutta depolanan yağların enerjiye dönüştürülememesidir. Bu yağ oranı belli bir seviyenin üzerine çıktığında (VKİ 40 ve üzeri) söz konusu durum “obezite” olarak tanımlanır. Obezite tedavisinin amacı, vücuttaki aşırı yağların yakılmasını sağlamak ve kilo alımını durdurmaktır. Bu amaca yönelik olarak, obezite tedavisinde diyet, egzersiz ve ilaç tedavisi uygulanır. Bazı zorunlu durumlarda ameliyat gerekebilmektedir.

Beslenme ve Diyet

Yapılan araştırmalar, obezitenin yanlış beslenme alışkanlığına bağlı olarak arttığını göstermektedir. Glisemik indeksi yüksek gıdalar, fast-food ürünleri, tahıl mamulleri, glikoz şurubu içeren tatlılar ve buna benzer yiyecekler, obezitenin en yaygın sebepleri arasındadır. Gıda endüstrisinin ürettiği besinlerin önemli bir kısmı, obezite riski taşır. Obezite, bir beslenme alışkanlığının sonucu olmakla birlikte, tedavisi de bu alışkanlığın düzeltilmesine bağlıdır.

Obezite tedavisinin ilk amacı, kişi için bir diyet programının çıkarılmasıdır. Obezitenin derecesine ve tipine göre oluşturulan program, kontrollü bir kilo kaybı sağlanmasına yardımcı olur. Diyet programı oluşturulurken, insülin direnci, kan basıncı, LDL kolesterolü gibi etkenler de göz önüne alınır.

Burada dikkat edilmesi gereken, yalnızca doktor ve diyetisyen tarafından, hastaya özel olarak hazırlanan diyetlerin uygulanmasıdır. Diyet kitaplarında ve internette bulunan programlar herkes için uygun olmayabilir. Bu diyetler etki etmeyebileceği gibi, etseler dahi hormonal salınımda bozukluğa ve kilo alımının hızlanmasına sebep olabilir. Obezite tedavisinde yalnızca doktor tarafından verilen diyeti uygulamak gerekir. Ancak bu diyetlerde genel olarak dikkat edilmesi gereken unsurlar bulunmaktadır.

  • Şeker içeren besinler, kilo alımına sebep olur. Meyve gibi doğal şeker kaynaklarının dahi bu süreçte tüketilmesi azaltılmalıdır. Doğal şekerli besinlerin yerinde ve ölçüsünde tüketilmesi gerekir. Rafine şeker ve glikoz şurubu içeren besinlerden ise kesinlikle uzak durulmalıdır.
  • Süt ve süt ürünlerinin tüketilmesinin yağ yakımını olumlu anlamda etkilediği bilimsel olarak kanıtlanmıştır. Kalsiyum alımı, yağ hücrelerini doğrudan etkiler ve dolayısıyla yağ dokusunun azaltılmasına yardımcı olur.
  • Sıvı tüketimi, vücudun sağlıklı bir biçimde çalışmasını ve fazla kiloların atılmasını sağlar. Bu yüzden, günde en az 2-3 litre sıvı tüketmek gerekir. Ancak gazlı içecekler ve meyve sularının tüketiminden kaçınılmalıdır.

Egzersiz

Fiziksel aktivitelerin azlığı ile obezite arasında doğrudan bir orantı bulunmaktadır. Hareketsizlik, insan sağlığı için başlı başına tehlike arz ediyorken, yanlış bir beslenme alışkanlığıyla birlikte benimsenmesi obeziteye yol açar. Yapılan araştırmalar, fiziksel aktivitelerin azalmasına sebep olan teknolojik gelişmeler ile obezite arasında bir korelasyon olduğunu göstermektedir. Dolayısıyla, obezite tedavisinde aşama kaydetmek için fiziksel aktivite uygulanması gerekir.

Egzersiz programı, hastanın vücut ağırlığına, fiziksel özelliklerine ve yapılan tetkiklere göre belirlenir. Obezite tedavisinde önemli olduğu gibi, sağlıklı bir beslenme alışkanlığıyla desteklenmediği sürece faydasız olacaktır. Tedaviden sonuç alındıkça, egzersiz programları ve dozları arttırılabilir. Aerobik, kas güçlendirme ve germe egzersizleri, obezite tedavisinde çoğunlukla uygulanan yöntemlerdir.

  • Aerobik Egzersizler: Yürüme, jogging, aerobik dans gibi ritmik ve dinamik egzersizler bu sınıfa girmektedir. Bu egzersizler, oksijen tüketimini arttırdığı için kalbi güçlendirir ve vücudun yağ yakımını hızlandırır.
  • Kas Güçlendirme Egzersizleri:Kas kuvvetini direnç kullanarak güçlendirmek amacıyla yapılan bu etkinlikler, hastanın dayanıklılığını arttırır ve yağ kütlesinin erimesine yardımcı olur. Bu egzersizler periyotlara bölünerek uygulanmalıdır.
  • Germe Egzersizleri:Haftada en az 2-3 kez ve 10 dk süreyle uygulanması gereken bu egzerislerin temel amacı, kilo kaybından sonraki deri sarkmalarını önlemektir.

Egzersiz programlarının hastanın vücut yapısına uygun bir biçimde hazırlanması son derece önemlidir. Diğer yandan, hastanın bu programa riayet etmesi, egzersizleri aksatmaması ve fiziksel aktivitelerini kendisine verilen egzersizlerin dışına çıkmadan sürdürmesi gerekir.

Psikolojik Destek

Yeme bozuklukları ve hareketsizlik, büyük ölçüde psikolojik süreçlere bağlıdır. Obezite bir yaşam alışkanlığının sonucudur ve doğal olarak, yaşam alışkanlıklarını değiştirmek kolay olmayacaktır. Bu yüzden, psikolojik desteğin tedavinin doğal bir parçası olarak kabul edilmesi gerekir.

Depresyon ve anksiyete, yeme bozukluklarına sebep olabilmektedir. Obezite, bu hastalıklar sebebiyle gelişen yeme bozukluklarının sonucu olabileceği gibi, aynı zamanda bu psikolojik rahatsızlıkların ortaya çıkmasını sağlayan bir etken olabilir. Böyle bir durumda, hastanın diyet ve egzersiz programlarına psikolojik olarak hazır olması gerekir. Gerektiği takdirde, hasta psikiyatra yönlendirilerek anti-depresan gibi beyin kimyasını etkileyen ilaçların kullanılması sağlanabilir.

Cerrahi Müdahale

Ameliyat, obezite tedavisinde akla gelmesi gereken son yöntemdir. Ancak bazı durumlarda zaruri olabilmektedir. Diyet, egzersiz ve ilaç tedavisinden oluşan süreç sonuç vermediyse, cerrahi müdahale gerekebilir.

Cerrahi müdahale için hastanın en az üç yıldır obezite problemine sahip olması ve diyet-egzersiz programını altı aydır uyguluyor olması gerekir. Obezite tedavisinde, tüp mide ameliyatı ve bypass yöntemleri kullanılır. Bu yöntemlerin temel amacı, besinlerin emilimini ve buna bağlı olarak kilo alımını azaltarak, yeme bozukluklarına sebep olan hormonal dengesizliği ortadan kaldırmaktır.