Global olarak salgın haline gelen obezite aynı zamanda Tip 2 diyabet rahatsızlığını da beraberinde getirmektedir. Tüm dünyada 171 milyon insanı etkilemekte olan şeker hastalığı, sene de 3 milyon insanın ölümünden sorumlu hale gelmiştir. Obezite ve Tip 2 şeker hastalığın tedavisinde en kritik noktalar diyet, egzersiz ve ilaçlardır. Yine de, yaşam stillerinde yapılan değişiklikler ve ilaçların uzun vadede başarısı oldukça hüsrana uğratmaktadır. Giderek her gün daha da gelişen ve çeşitlenmekte olan ilaç sektörüne rağmen kan şekeri düzeyinin kontrolünü sağlamak oldukça güç bir hale gelmektedir. Hatta, şeker ilaçlarının kendileri de kilo alımına sebep olduğu gibi hipoglisemi riskini de artırmaktadır.

Evre 1 obez hastalarının büyük bir çoğunluğunu vücut kitle indeksi 30 ile 35 arasında olan bireyler oluşturmaktadır. Bu tarz hastaların yaşam tarzlarında değişiklik yapmalarına ve ilaç tedavisine başlamalarına rağmen kontrolsüz bir şeker hastası olarak yaşamaktadırlar. Klasik bir bariatrik operasyon kriterleri 35 vücut kitle indeksi+yandaş hastalık kriterini aradığından, bu grupta obezite cerrahisi uygulamaları da tartışmalar ortaya çıkarmaktadır.

Evre 1 obez ve şeker hastalarında metabolik cerrahinin gerekliliğini anlamak için öncelikle metabolik cerrahinin, ya da sindirim sistemi ameliyatlarının nasıl olup da Tip 2 diyabeti tedavi ettiğini anlamak mühimdir. İlk olarak bu ameliyatların bireyin kilo vermesini beklemeden, çok çabuk bir halde şeker hastalığını tedavi ettiğini biliyoruz. İkincisi, bypass içermekte olan operasyonlarla sağlanan kan şekeri kontrolü, tüm diğer tedavi yöntemlerinden elde edilen sonuç çok daha etkileyecidir. Hem de, bypass tarzı operasyonlarda, şeker hastalığında sağlanan kilo verimi ile alakası olmadan gözlenmektedir. Ayrıca duodenojejunal bypass gibi bazı tür intestinal bypass operasyonlarında vücut kitle indeksi 30 civarındaki hastalarda hiç ya da çok az kilo verimine rağmen şeker hastalığı tedavi edilebilmektedir.

35 ve üstü vücut kitle indeksi değerlerinde metabolik cerrahinin medikal tedaviye üstünlüğü ispat edilmiştir. Panunzi ve arkadaşları tarafından 95 çalışma ve toplamda 94.579 hastayı içermekte olan bir çalışma da, vücut kitle indeksi 35’den daha fazla olan hastalarda Tİp 2 şeker hastalığının tedavi edilme seviyesi % 71 iken, 35 ve daha aşağısı olan hastalarda ise % 72 bulunmuştur. Yine Schauer tarafından gerçekleştirilen Stampede çalışmasında, 35’in altında ve üstünde olan hastalarda Tip 2 diyabetteki düzelme oranları aynı olduğu tespit edilmiş, Bypass grubunun şeker hastalığındaki düzelme açısından 4 kata kadar ulaşan bir fark yarattığı gözlemlenmiştir.

Ricardo Cohen’in çok uzun müddet takip etmekte olduğu vakalarda, her iki vakada da gerek Tip 2 diyabet, gerekse HDL kolesterol düzeyleri ve hipertansiyonda gözle görülür düzelme gözlemlenmiştir. Cheng tarafından yürütülen başka bir incelemede, asya halkında vücut kitle indeksi değeri 35’in altındaki Tip 2 diyabetik vakalarda bariatrik operasyonlar ile birlikte medikal tedavi karşılaştırılmış ve bariatrik operasyonların çok daha başarılı ve efektif olduğu gözlenmiştir. vücut kitle indeksi 35’in altında olan diyabetiklerde bypass ile % 47’lerde olan diyabetik iyileşmenin sleeve grubunda yalnızca % 17’de oranında kaldığı görülmüştür.

Cohen tarafından 2012’de ortaya çıkmış ve çok uzun bir müddet süren çalışmada, bypass geçiren vücut kitle indeksi 30-35 aralığında olan diyabetiklerde 6 senelik sonuçlarda diyabette tam kontrol % 88 olarak saptanmıştır. HbA1c düzeylerinde ve açlık kan şekeri düzeylerindeki iyileşme çabuk ve kalıcı olmuştur. İlaveten hipertansiyonda ve kan lipid değerlerinde de gözle görülür iyileşmeler meydana gelmiştir. Yine aynı şekilde Cohen tarafından 2017’de ortaya çıkmış olan ve 10 yıllık kalp rahatsızlığı tehdidini öngören UKPDS skorunda, ameliyat sonrasında koroner kalp rahatsızlığı riskinde üç kat, felçte ise neredeyse hemen hemen bir kat, ölümcül koroner kalp hastalığında yaklaşık 3 kat, ölümcül felçte ise iki kat azalma gözlemlenmiştir.
2012 yılında Cohen’in yayınlamış olduğu çalışmada, en mühim olayın ameliyat sonrası pankreas beta hücrelerinin glukoza karşı duyarlılığınında % 446 artış meydana geldiği saptanmıştır.

Vücut kitle indeksi 30-35 Aralığında Olan Tip 2 Diyabetik Hastaların Metabolik Ameliyatlarda Karşılaşabileceği Riskler Nedir?
Cohen’in çalışmasında Bypass ameliyatı için vücut kitle indeksi 35’İn üstünde mortalite, yani ölümün meydana gelmesi binde 2 iken, 30-35 aralığında 0, çok ağır komplikasyon riskinin meydana gelmesi % 4-5 iken, yine bu grupta 0, küçük komplikasyon oranı % 10-15 iken, bu grupta ise % 15 olarak belirlenmiştir. Vücut kitle indeksi 30-35 aralığında gereğinden fazla kilo verimi gözlemlenmemiş ve ortalama vücut kitle indeksi 23’e düşmüştür.

Ali Aminian’ın vücut kitle indeksi 35’ten daha az olan 1300 hastalık serisinde 30 günlük ölümün meydana gelme oranı binde 1.5, komplikasyon oranı ise % 4.2 olarak belirlenmiştir. Böylelikle vücut kitle indeksi 35’in daha az olan Tip 2 diyabetik hastalarda metabolik ameliyatlar son derece güvenilirdir.

Kısaca; konuştuğumuz Tip 2 diyabetik hastalar olduğundan dolayı, hastanın inceliğine veya kilosuna göre değil, hastalığın ağırlığına dikkat etmek mecburiyetindeyiz. Vücut kitle indeksi 30-35 olan Tip 2 diyabetik hastalarda da metabolik operasyonlar aşırı efektif ve güvenilir bir yöntem olarak Amerikan Diyabet Cemiyeti tedavi algoritma şemasında yer verilmiştir.