Metabolik Sendrom ve bunun en önemli bileşeni olan obezite, bireylerin fiziksel aktivitesini kısıtlayan, sosyal, psikolojik ve ciddi sağlık problemlerine yol açan bununla beraber toplumdan uzaklaşmasına sebep olan kronik ve ilerleyici bir hastalıktır. Obezite, öğrenilmiş bir yeme davranışı sonucunda; bireylerin ve bireylerin içinde bulunduğu toplumun yeme alışkanlıkları, öğün düzeni, egzersiz gibi birçok yaşam tarzı faktörlerinin, kültürel bileşenlerin ve bazı psikolojik rahatsızlıkların birleşmesi sonucunda ortaya çıkar.

Yeme alışkanlıkları ve fiziki faktörlere ek olarak obezite problemi yaşayan birçok kişinin psikolojik özelliklerine bakıldığında; daha depresif ve kendine güvensiz oldukları görülmektedir. Bu durum hastalığın tedavisine karşı bilinç dışı bir direnç göstermelerine de neden olmaktadır. Bu sorun önceden mutlaka değerlendirilmeli ve hasta tedaviye hazır bir ruhsal duruma getirilmelidir.

Obezite ve Metabolik cerrahi işlemlerinin başarılı bir şekilde uygulanabilmesi belirli kademelerin uygun bir şekilde yerine getirilmesi ile mümkün olabilmektedir. Öncelikle kişinin cerrahi müdahale için uygun fiziksel koşulları yerine getirip getirmediği doktoru tarafından belirlenmeli, uygun olduğu saptanan bireyin ruhsal durumunun kontrolü de bu alanda çalışan psikologlarca sağlanmalıdır. Hazır olan hastanın cerrahi işleme tabi tutulması, cerrahi işlem sonrası fiziksel muayene ve kontrollerinin yapılması, periyodik kontrol çizelgesinin oluşturulması, ameliyat sonrası ruhsal durumunun değerlendirilmesi, yeni duruma uyum sağlama becerisinin kontrolü ve bu kontrollerin sağlanmasını kapsayan tüm süreçler cerrahi müdahalenin ana hatları olarak değerlendirilmelidir. Aynı zamanda psikolojik olarak cerrahi müdahale alması mümkün olmayan kişilerin önceden belirlenip, oluşabilecek sıkıntıların önüne geçilmesi de sağlanmalıdır.

Obezite ile mücadele çerçevesinde cerrahi müdahale için aday olan bireylerde, sosyal olarak içe kapanıklık, depresyon, kaygı ve çeşitli yeme bozukluğu problemleri sıklıkla görülmektedir. Ayrıca, özellikle tip 2 diyabet rahatsızlığı bulunan bireylerde bu hastalığın çok önemli bir psikolojik temelinin de olması sebebiyle ameliyat öncesi dönemde çok detaylı bir psikolojik değerlendirme yapılmalıdır. İşte tüm bu nedenlerden dolayı cerrahi operasyonun başarılı sonuca ulaşabilmesi için psikososyal desteğin yeri ve önemi büyüktür. Özellikle ruhsal sıkıntıları olan bireylere uygulanan cerrahi müdahale bu durum ortadan kalkmadığı takdirde amacına tam olarak ulaşmış sayılmaz. Müdahalenin kalıcı ve sürekli olabilmesi için yaşam tarzında değişikliklerinin yapılması, hali hazırda var olan alışkanlıkların değişmesi ve hastanın ameliyat anına ve sonrasına psikolojik olarak hazırlanması birincil adımdır. Bu sebepledir ki; Obezite ve Metabolik cerrahi uygulamaları öncesinde kliniğe başvuran bireylerin kişilik yapısı, psikopatolojik olarak cerrahiye uygun olup olmadığı ve en önemlisi olası yaşam tarzı değişikliklerine uyum sağlayıp sağlayamayacağı ameliyat öncesi yapılacak bireysel-grup terapileri ile belirlenmelidir. Bireylerin içinde bulunduğu duruma uyum sağlaması için gerekli çalışmaların psikolog tarafından yürütülmesi işlemi cerrahi müdahalenin başarılı sonuçlanmasına destek olacaktır.

Bireysel terapileri değerlendirdiğimizde; bireyin içinde bulunduğu durumun gözden geçirilmesi, kilo kaybetme konusundaki isteği, hastalık ve tedavisinin seyri, muhtemel sonuçları, yaşadığı kilo probleminin kaynağına inilmesi suretiyle mevcut ruhsal sorunu ortadan kaldırma hedeflenir. Grup terapilerinde ise amaç; bireylerin ortak yaşadığı kilo sorununu diğer bireylerin de yaşadığını görerek ruhsal bir rahatlama sağlama, yaşanılan kaygıyı azaltma ve bunların yanı sıra bireysel konularda farkındalık, kendine güven ve aidiyet duygularının geliştirilmesidir. Bireylerin grup içindeki paylaşımlarından dolayı özgüveninin artması ve sosyalleşme imknnının sağlanması ile birlikte obezite hastalarında sıklıkla rastlanan depresif tutumların önüne geçilmesi amaçlanır. Ameliyattan sonra kilo kaybı ile birlikte bireylerin bedenlerine yansıyacak olan değişimlerin anlatılacağı ameliyat öncesi psikolojik değerlendirme, hastanın ameliyata psikolojik açıdan hazırlanmasını sağlayacaktır.

Cerrahinin psikolojik ve emosyonel sorunların çözümlenmesine yardımcı olabileceği, fakat kilo verilmesiyle birlikte her zaman bütün sıkıntıların ortadan kalkamayabileceği konusunda bilgilendirme doğru bir şekilde anlatılmalıdır. Görüşmeler esnasında fazla kiloya neden olan yemek yeme ve fiziksel aktivitelerle ilgili olan olumsuz davranışların, olumlu yönde değiştirilmesi, sonrasında da olumlu davranışların pekiştirilip bir yaşam biçimi haline getirilmesi gerektiği vurgulanmalı ve çözüm yolları sunulmalıdır.
Değerlendirmeler bireysel ve grup terapilerine ek olarak güvenilirliği-geçerliliği kanıtlanmış olan psikolojik ölçekler (SCL-90,Beck Depresyon ölçeği, Beck Anksiyete Ölçeği, SF-36, Hamilton Depresyon ve Anksiyete Ölçeği) ile desteklenmelidir. Bu testlerin sonuçlarına göre bireyin cerrahi müdahaleye uygun olup olmadığı da değerlendirilir. Gerekiyorsa uygun bir terapi programına alınması önerilir.

Kilo problemi yaşayan bireylerin yaşadıkları problemlerden birisi de ilişkilerindeki sorunlardır. Özellikle cinsellik ile ilgili problem yaşayan bireylerin cerrahi sonrasında; kendine güvenleri arttıkça, beden algıları değişmeye başladıkça, cinsel hayatlarının da düzelebileceği ve bununla birlikte ilişkilerinin güçleneceği anlatılarak motivasyonlarının arttırılması sağlanabilir.

Cerrahiden önce bireyler istedikleri her besin maddesini tüketebiliyorken cerrahi sonrasında bunun mümkün olmaması sonucu bazı bireyler kendini kısıtlanmış hissedebilir, bu konu ameliyat öncesinde hastalara belirtilmelidir. Bir sorun yaşanması durumunda iletişime geçmeleri tavsiye edilerek destek almaya yönlendirilmelidirler. Bu uygulama, farkındalık kazanma ve duruma hazırlanma açısından kaygıların azalmasını sağlayacaktır.

Ayrıca, obezitenin altında yatan psikolojik problemlerden kaçış da zaman içinde yeme bozukluğuna sebep olabilir. Bunun önlenebilmesi için farkındalık kazandırmak ve çözüm yolları üretmek gereklidir. Aksi halde, yemeye bağlı değişikliği dolduramayan bireyler boşluğu doldurmak için bazı bağımlılıklar geliştirebilir (Alkol, sigara, seks bağımlığı gibi).
Ameliyat sonrasında da gerekli durumlarda hastaların bireysel terapi ve danışmanlık alması sağlanmalıdır. Böylelikle cerrahi sürecin tamamlayıcısı olan psikolojik destek ile birlikte hasta kalıcı olarak iyileşme sağlayabilir, mevcut duruma kontrollü şekilde ayak uydurması sağlanır.

Obezitenin sıklıkla psikolojik kökenleri de olan bir rahatsızlık olduğu unutulmamalıdır. Bu kapsamda bir bütün olarak değerlendirme yapılması başarılı sonuçlar ve devamlılığın sağlanması açısından önemlidir.